9 Mayıs 2010 Pazar

Güneşli Bir Pazar Sabahı Paylaşmak

Nihayet yaz bugün itibari ile yüzünü göstermeye başladı. Bahçemde çileklerim pembeleşti, domates fideleri ekildi, frambuazlar çiçeklendi. Bu sene her seneden farklı olarak daha çok meyve ve sebze dikimi yaptım. Birkaç haftaya kalmaz her sabah koca bir tabak sarı, kırmızı franbuazlar, tayberryler, kırmızı ve siyah ribabanalar masamı şenlendirecek.
Güney amerikadan tohumlarını getirtiğim çizgili domateslerime daha var. Tahminimce haziran ortasından sonra hergün 5 - 6 kilo domates almaya başlıyacam. Tabi bizde sofralarda çok yenmeyen ama benim fidelerini tohumdan yetiştirdiğim masada yenilebilen elips şeklindeki domateslerimle karışık olarak.
Evet bu sene yeni bir denemeye başladım daha önce eski kız arkadaşım Hülya'nın bahçesine ektiğim ve çok verim aldığımız blueberryler'den 4 saksım var nihayet. Daha çok yeniler ve tazeler bu sene ne vereceklerini çok bilmiyorum.
Üretmek ve ürettiklerini paylaşmak çok keyifli..
Siz neler üretiyorsunuz? Paylaşmak istermisiniz?
Sevgiyle kalın

1 Şubat 2010 Pazartesi

Şair Değilim Ama?

Ne zaman seninle oturup herhangi bir konuda konuşmaya başlasam seninle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum.

Senin sıcaklığınla rahatlayıp insanları etkilemek düşüncesinden sıyrılıyorum

Farkına vardım ki, seninle birlikyetken insanın kendi olması ne kadar güzel ve rahat.

Senin yanında mutlu olabilmek ne kadar kolay..

13.12.1992

Bit Pazarına Nur Yağdı!

Geçen hafta kütüphanemi temizlemeye başladım.. Temizlik her zaman yeni keşiflere imkanlar yaratmakta.. sizinle 1986 yıllarına dönüp neler karaladığımı paylaşıcam. Bu notlarımı o yıllarda daktilo ile yazmışım.

İnsan İlişkileri

Yaşam çok ilginç! "Hayır deyip, başkalarının ne düşüneceğini aldırmadan çekip gidebiliyormusunuz? (gitsek bile arkada bıraktığımızı düşünmeye devam ediyoruz. Vücudumuz gidiyor ruhumuz, düşüncelerimiz bıraktığımız yerde kalıyor)

Genelde bir çoğumuz gece yatarken televizyonumuzu bile kapatmıyoruz, kapatırsak kendimizi yanlız hissediyoruz!! (acaba neden?)

En önemli varlığı yani insanı nasıl tanıyabileceğinizi biliyor musunuz? (tabiki size şu anda kimsenin bilmediği bir sırrı vermeyeceğim.. Daha güncel yöntemlere bakalım) Ne okuduğuna bakın, ne seyrettiğine bakın, duvarlarına ne astığına, raflarına ne koyduğuna bakın..

Bunlar insanı tanımaya yeterlimi? Tabiki değil..
İnsanı tanımak için bunlar sadece küçük göstergelerdir, ipuçlarıdır. İnsanı tanımak, anlamak için daha fazlasına ihtiyaç vardır..

İnsanın yanlızlığını, yanlız insan giderebiliyor..
sevgiyle kalın
Ekim 1986

23 Ocak 2010 Cumartesi

Yaşamın anlamı ve Sevmek

Yaşam bazen önümüze ilginç kitaplar, yazılar çıkartır. Bunlar zamanını daima doğru bilirler. Bu kitaplarda ya kendimize bir pencere yada yaşamımıza bir pencere açarız. Yılbaşında bana gelen hediye kitaplar bu yoğun karlı günde bana iyi arkadaş oldular. Hele evimde hafta sonumu yalnız geçirince beni çok düşündüren bir kitabı ve bir alıntıyı sizinle paylaşmak istedim.. Evet bu yakınlarda blogumu ihmal ettiğimi biliyorum..

Viktor E. Frankl'ın ''İnsanın Anlam Arayışı'' kitabından size bahsetmek istiyorum.. Size uzun uzun kitabı anlatmıyacağım.. Yazara göre Logoterapide insan yaşamının anlamını üç farklı yoldan keşfedebilirmiş;

1. Bir eser yaratarak ya da bir iş yaparak
2. Bir şey yaşayarak ya da bir insanla etkileşerek
3. Kaçınılamaz acıya yönelik bir tavır geliştirerek

Baktığımızda birincisi gayet açık ve net.. İkincisi ise birşey yaşamak, doğayı ve kültürü yaşamak ve en önemlisi ise olanca eşsizliğiyle bir insanı yaşamaktır. Yani onu sevmek...

Sevgi ve sevmek üzerine binlerce kitap yazıldı. Sevmenin psikolojisi araştırıldı.. Diyebilirimki kendi dilimde veya ingilizce yayınlanan birçoğunuda okumaya çalıştım. Bunu yaparken daima hep kendimi ve yaşadığım ilişkileri düşündüm. Ben kimi? Ne kadar? Nasıl sevmiştim? Bu sevdiğim insanlar için ne yapmıştım..

Yazarımıza göre;
''Bir başka insanı, kişiliğinin en derindeki çekirdeğinden kavramanın tek yolu sevgidir. Sevmediği sürece hiç kimse, bir başka insanın özünün tam olarak farkına varamaz. Sevgisi yoluyla insan, sevilen kişideki temel kişilik özelliklerini ve eğilimlerini görebilecek duruma gelir ve dahası, ondaki gerçekleşmemiş olan ancak gerçekleştirilmesi gereken potansiyelleri görür. Ayrıca sevgisi yoluyla kişi, sevdiği insanın bu potansiyelleri gerçekleştirmesini sağlar.
Sevdiği insanın, ne olabileceğinin ve ne olması gerektiğinin farkına varmasını sağlayarak, potansiyellerini gerçekleştirmesini sağlar.
Logoterapide sevgi, yüceltme anlamında cinsel itkilerin ve içgüdülerin sadece bir yan olgusu olarak yorumlanamaz. Sevgi de cinsellik kadar temel bir olgudur. Normalde seks, sevgi için bir dışavurum biçimidir. Seks, bir sevgi aracı olur olmaz ya da sadece bir sevgi aracı olduğu sürece haklı görülür, hatta meşrulaştırılır. Bu nedenle sevgi, seksin sadece bir etkisi olarak anlaşılmaz; daha çok seks, adına sevgi denilen nihai birliktelik deneyimini dışavurmanın bir yolu olarak görülür.''

Bu yazıyı okuduğum zaman ilkokul günlerimden başlayan ve bugüne gelen 53 yıllık sevmek yolculuğumda, kimleri sevdiğimi, gerçekte kimlerin potansiyelini keşfedip bunu gerçekleştirmelerine yardımcı olmaya çalıştığımı düşündüm..
Sizde düşünün bakalım kimler için bu süreci yaşadınız. Sevdiğim tüm kadınlar bu yazımı okuyacaklar mı bilmiyorum ama ben hepsini tek tek düşündüm..
Sizlerle tekrar en kısa sürede beraber olabilmek dileğimle