8 Mart 2009 Pazar

Barakamda’ya başlarken uzun süredir yapmak istediğim ama başlayamadığım (belki beni tutan biraz iyisini yapma dürtüsü ile) yazmaya dalya dedim.
Evet öncelikle niye “Barakamda” diye düşündüğümü paylaşmak istiyorum. 1995 yılında profesyonel yaşamımı (bu tanımı sevmiyorum ama buna daha ileriki zamanlarda sizlerle paylaşacağım) bırakıp kendi işimi yani danışmalık dediğimiz bilgi ve deneyimlerimi ücret karşılığı paylaşma sürecine başladığımda kendimi kabilesi olmayan bir savaşçı olarak tanımlamıştım. O günler için çok da yanlış değildi. Daha Sn. Cüceloğlu Savaşçı kitabını yazmamıştı ve ben yaşamı bir savaş olarak tanımlamış, kendimi de ihtiyaç duyan “kabilelere” hizmet götüren savaşçı olarak belirlemiştim.

Bu tanımlamam ve savaşlarım 2003 yılına kadar dura kalka devam etti. 2003 yılında artık yeterli deneyimi kazanmış, yaralanmış ama ölmemiş, her savaştan farklı öğrenimlerle biraz daha güçlenmiş olarak çıkmıştım. Şimdi gün kendime, yaşamıma ve işime farklı bakıp neyi farklı yapmam gerektiğine karar verme zamanımdı..

Bu arada ilk defa ortaklık yapısına geçecektim. Yani savaşçı ekibi olmaya karar vermiştim. Ortağımla şirketimizin adının ne olması gerektiğini araştırmaya başladık. Öyle ki ismimiz, yaptığımız işimizi de tanımlamalıydı. Sonunda “Baraka” kelimesini bulduk.. Çok ilginçti bizim türkçemizde çokça kullandığımız derme çatma tahtadan oluşan (her zaman değil) yapı tanımı esasında Hintçe den gelen bir kelime idi ve “yaşam soluğu” anlamına geliyordu. Evet biz hizmet verdiğimiz kurumlara ve kendimize“yaşam soluğu” vermeye çalışıyorduk. Hem yaşam felsefemize hem de işimize çok uymuştu.

Beş sene sonra başlamaya karar verdiğim bloğuma “Barakamda” derken aynı duyguyu paylaşıyorum. Burada sadece kendimi, heyecanlarımı, tutkularımı, yaşadıklarımı değil beni okuyanlara farklı düşünce pencereleri de yaratmak istiyorum (Vavv çok iddialı oldu galiba..). Temel fark “Barakamda” ben bilgi ve deneyimime ihtiyaç duyanların ofislerine, konferans salonlarına gitmeyeceğim. Benim düşünce ve deneyimlerimi öğrenmek isteyenler bu platforma gelip istediklerini alacak, istemediklerini bırakacaklar.. Bunlar bazen yönetim bilimi ile ilgili teknik konular, bazen hikayeler, bazen yaşadıklarım, bazen de uğraştığım insanla ilgili teknik konular olabilecek.

Evet ara sıra kim olduğum nasıl bir yolculuk yaptığımdan da bahsedeceğim.

2 yorum:

  1. Merakla bekliyorum... yolları uğruna savaşmış olanların izlerini sürmek isteyenlere, denk geldiğinin değerini farkedenlere bırakılmış çakıl taşları olsun yazdıkların.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ediyorum yorumunu şimdi gördüm..
    Şavaşçı yolculuğumdan, Baraka ile devam etmeye karar verdiğimde, Ne olduğum ve Ne olmak istediğimi aşağıdaki gibi tanımladım.

    Baraka, soğukkanlı bir yapımcıdır.
    Önce düşünür, sonra hareket eder.
    Herkes koşarken o durur, düşünür ve sonra harekete geçer.
    Ama ilginçtir; hiç kimsenin gerisinde kalmaz. (Aslında ilginç midir? Yoksa her şey planlı bir yapımcının ufkunda mı gizlidir?)
    Farklı insanlarla, ülkelerle, kültürlerle bir araya gelir. Her zaman, her yerde onlardan biridir.
    Baraka, gençtir.
    Öğrenmekten bıkmadığı sürece 2096’da da gençtir.
    Bunu bilir.
    Öğrenmekten bıkarsa yarın yaşlanır. (Acaba bunu biliyor mudur?)

    Baraka, dosttur. Bazı dost görünen düşmanlarına bile dosttur.
    O herkesi tanır. Ama hiç kimse onu tam olarak takip edemez. Çünkü o sürekli gelişendir, ilerleyendir.
    Bir projedeki tarzı bir diğerinden farklıdır. Bazıları buna “tutarsızlık” der. Ama değildir. Başkaları bu konuda konuşa dursun, o yoluna devam eder.

    Gece yarısı çoktan olmuştur...

    Yeni bir gün doğar. Kendisi için gerçekçi, başkaları için hayal olan yolculuklara çıkar. 2010 yılı yaklaşmıştır. Durup düşünür. Herkes gülümsemelerle tebrike geldiğinde, suyun üzerinde kendini görür....

    ....Ve şöyle der: “ Daha da iyi olabilirdi.”

    Sana küçük bir "çakıl taşı"

    YanıtlaSil